Sürdürülebilirlik son yıllarda sıkça karşımıza çıkan, karşılaştığımız bağlamlar üzerinden çevre duyarlılığı ile ilgili olduğunu anladığımız ama bir çırpıda tanımını vermekte pek çoğumuzun zorlanacağı bir kavram. Aslında sözlük anlamına oldukça yakın bir karşılığı olan sürdürülebilirlik kavramı, biz insanların dünyadaki var oluşumuzu, daha uzun zaman boyunca güvenli bir şekilde sürdürebilmemize yönelik bir sosyal hedefler bütününü ifade eder. Toplum, ekonomi ve çevre alanındaki yaklaşımların üçlü bir sacayağı oluşturduğu bu kavram, pek çok farklı alanda alınacak tedbirler ve uygulanacak çözümleri içerir. 19. yüzyılın sonlarında motorlu taşıtların gelişimiyle dünyadaki modern yaşamın vazgeçilmez bir ögesi olan modern ulaşım da sürdürülebilirlik yaklaşımıyla birlikte ele alınan olgulardan biridir. Hiç kimsenin gözünden kaçmamış olduğunu düşündüğümüz ve son yıllarda yaşanan elektrikli mobilite dönüşümü, sürdürülebilirlik konseptinin bu alandaki yansıması olarak düşünülebilir. Peki, elektrikli otomobiller ile sürdürülebilir bir yaşam mümkün mü? Gelin bu sorunun olası cevaplarını birlikte inceleyelim.
Öncelikli olarak yüzyılı aşkın zamandır hayatımızda olan otomobillerin günümüze kadar temel enerji kaynağını olarak kullandığı fosil yakıtların sürdürülebilirlik konsepti ile arasının pek de iyi olmadığını söyleyebiliriz. Bilindiği gibi fosil yakıtlar, içten yanmalı motorlarda gerçekleşen yanma reaksiyonu sonucu atmosfere saldıkları CO2 ve diğer zehirli gazlarla çevreyi kirletirler. Ayrıca doğadan elde edilme, işlenme ve taşınma işlemleri sırasında yarattıkları kirlilik de azımsanmayacak niteliktedir. Tüm bunların yanı sıra bir de fosil yakıtların dünyamızda sınırlı miktarda bulunan diğer bir deyişle ise yenilenebilir olmayan enerji kaynakları olduğu düşünülürse sürdürülebilir bir yaşam için fosil yakıtları er ya da geç hayatımızdan çıkarmamız gerektiği anlaşılacaktır.
Elektrikli Araçların Sürdürülebilir Yaşama Katkıları
Ulaşım konseptine yeni bir soluk getiren elektrikli araç, fosil yakıtları hayatımızdan çıkarmamız konusunda öncülük eden buluştur. İsterseniz elektrikli otomobillerin sürdürülebilirlik alanında sağladığı avantajlara bir örnek üzerinden bakalım. Ve Mercedes-EQ’nun tamamen elektrikli crossover SUV’si EQA’yi, sürdürülebilir bir yaşam için öne çıkan özellikleriyle ele alalım.
Sıfır CO2 Emisyonu
Diğer tüm Mercedes-EQ modelleri gibi tamamen elektrikli olan EQA, atmosfere CO2 ve diğer zararlı gazları salmadan çalışır.
Düşük Gürültü Kirliliği
İlk bakışta anlaşılması kolay olmasa da hem insanlar hem de doğa için oldukça zararlı bir kirlilik türü olan gürültü, EQA’nin sessiz çalışan elektrikli motoru sayesinde önemli oranda azalır.
Yüksek Enerji Verimliliği
Son teknoloji ürünü bataryası, şarj sistemi ve elektrikli motoru ile EQ enerjiyi verimli kullanır. Bataryası, hızlı şarj istasyonunda, 32 dk’da %10’dan %80 şarj kapasitesine ulaşır ve tamamen dolu bataryasıyla 422 km’ye kadar yol katedebilir.
Peki sürdürülebilirlik konusunda yalnızca, Mercedes-Benz EQA’nin elektrikli otomobillere özgü bu avantajları yeterli olur mu? Örneğin, biz otomobilimizde elektrik enerjisi kullanıyoruz diyelim, peki bu enerji nasıl bir kaynaktan sağlanıyor? Yenilenebilir kaynaklar mı yoksa yine fosil yakıtların kullanıldığı enerji üretim tesislerinden mi? Ya da bizim elektrikli otomobilimiz sıfır CO2 salınımı yapıyor olabilir ama bu otomobilin üretim sürecinde ne kadar CO2 salınımı yapılmıştı ve üretim süreci sürdürülebilirlik kriterlerini karşılıyor muydu?
Mercedes-Benz ile Sürdürülebilir Altyapı
Eğer kullandığınız otomobil bir Mercedes-Benz ise bu sorulara da gönül rahatlığıyla “Evet” yanıtını vermeniz mümkün. Çünkü sürdürülebilirlik hedeflerini temel bir marka kriteri haline getiren Mercedes-Benz, sadece elektrikli araçlar piyasaya sürerek değil üretim altyapısına dair girişimleriyle de çevre dostu bu konsepti destekler.
Mercedes-Benz sürdürülebilirlik hedefleri kapsamında;
- Yeşil enerjili şarj ağları kuruyor,
- Mercedes AG bünyesinde kendi sıfır CO2 emisyonlu enerji santrallerini çalıştırıyor,
- Üretimde geri dönüşüm ve geri dönüştürülebilir materyal kullanımını artırıyor,
- Ve şarj ağına diğerleriyle eşit oranda yenilenebilir biçimde elde edilmiş elektrik vermeyi garanti ediyor.
Gördüğünüz gibi yalnızca elektrikli araçlarıyla değil altyapı çözümleri ile de sürdürülebilir bir yaşamı hedefleyen Mercedes-Benz, yazımızın başlığını da oluşturan o soruya kocaman bir “Evet” cevabı verebilmemizi sağlıyor. Siz de Mercedes-EQ’nun tam elektrikli modellerinden birine sahip olarak sürdürülebilir yaşam idealine katkıda bulunmak isterseniz, ayrıntılı bilgi almak için tıklayın.